Kimlerin öleceğini muhtarlar biliyor |
Ekonomik, siyasi ve hukuki alandaki sorunlar çözülmediÄŸi sürece deprem konusunda bir ÅŸey yapılamayacağına iÅŸaret eden Prof. Dr. Ahmet Ercan`dan ibrektilk sözler...ACI GERÇEÄŸÄ° YÄ°NE HATIRLATTI Jeofizik Kurumu DerneÄŸi Kurucu Genel BaÅŸkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, depremin; güneÅŸin doÄŸması ya da kışın gelmesi gibi bir doÄŸa olayı olduÄŸunu unutmamak gerektiÄŸinin altını çiziyor. Prof. Dr. Ahmet Ercan`a göre deprem bitki örtüsünü zenginleÅŸtirir, sebze ve meyve bahçelerine alan açılır ya da yeraltı kaynaklarını ortaya çıkarır. Kaplıcaların, kömür ve petrol yataklarının hep depremle oluÅŸtuÄŸunun altını çizen Prof. Dr. Ahmet Ercan, sıkıntının depremin iyi yanlarını görüp kötü yanlarıyla ilgili gereken önlemleri almamaktan kaynaklandığını belirtiyor. Prof. Dr. Ercan ÅŸu bilgileri verdi: `Deprem de bir bölgeden geçiyorsa o kırığın yerini belirleyip üzerini yerleÅŸime açmayacaksınız. EÄŸer yapacaksan da kırığın davranışına uygun yapılaÅŸacaksın. Bu bir kural ve dünyanın her yerinde böyle iÅŸler. Ülkenin ekonomik yapısı, siyasi ve hukuki durumu depremin etkilendiÄŸi ana olaylar. Yani deprem her zaman yoksulu vurur. 7.5 büyüklüÄŸündeki bir depremde can kaybı olmaması için bir kiÅŸinin ulusal gelirden alması gereken payın ortalama yıllık 60 bin YTL olması gerekir. Türkiye`de en son BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan`ın yaptığı açıklamaya göre bir kiÅŸinin ortalama aylık geliri bin YTL. Demek ki depremden korunmak için aylık bin YTL yeterli deÄŸil. Bunun beÅŸ katı artması gerekir ki insanlar depremden korunabileceÄŸi konutları yapabilsin. ÅŸimdi 2050`de beklenen kiÅŸi başına düÅŸen gelir 2 bin YTL. `
`HEP AHMETLER VE AYÅŸELER ÖLÜR` `Bir insanın parası yoksa onun saÄŸlam bir konutta oturması beklenemez. Ä°ÅŸim gereÄŸi Ä°stanbul`da dolaşıyorum. Ä°nsanlar `Hocam bu eve bakmana gerek yok. Biz başımıza göçeceÄŸini biliyoruz ama ancak akÅŸam ekmek getirmenin mücadelesini verebiliyoruz. Dolayısıyla bu bizim yazgımızsa bu evin altında ölürüz` diyor. Bu yazgıcılığı besleyen siyasi bir taban var. Bütün siyasiler tarafından Türk insanının kaderi olarak sürdürülüyor. ÅŸimdi kötü konutta yaÅŸayan insanın elbette ki ömrü kısa olur. Siz hiç bir depremde bir zenginin öldüÄŸünü duydunuz mu? Bunu duymazsınız. Çünkü hep Ahmetler ya da AyÅŸeler ölür. Son Güngören olayında da AyÅŸeler ve Ahmetler öldü. Osmanlı zamanında da böyleydi. Tarihsel süreçte yoksul insana asla el verilmemiÅŸ. Burada yöneticileri seçenin de suçu var diyeceÄŸim ama seçmek için önce eÄŸitimli olmak gerekiyor. EÄŸitim yoksa iyi ya da kötüyü göremezsin. Ülkemizdeki eÄŸitim ortalamasına baktığımız zaman daha ilkokul beÅŸi bile bitirememiÅŸ durumda. Ayrıca kadınların yüzde 30`u halen okur-yazar deÄŸil. Erkeklerin de yüzde 5`i okuryazar deÄŸil. Dolayısıyla toplumun yüzde 35`i okuma yazma bilmiyor. Televizyon kanalları derseniz elle tutulur programlar yok. ÅŸimdi bu insanların bilimsel verileri mi konuÅŸmasını mı beklersin yoksa Ä°bo`yu izlemesini mi? Ä°zlenenler sadece içi boÅŸ programlar. `
`Ä°NSANLARIN DEPREM BÄ°LÄ°NCÄ° GELÄ°ÅŸTÄ°` Prof. Dr. Ercan bu iÅŸin bir de siyasi boyutu olduÄŸuna iÅŸaret ediyor ve siyasilerin yapılaÅŸma bölgeleriyle ilgili politikalarının olması gerektiÄŸinin önemine dikkat çekiyor: `Ä°stanbul`a kaç kiÅŸi yerleÅŸecek ya da hangi mahalleler yıkılıp yeni binalar yapılacak, ÅŸehir geniÅŸlemeli mi yoksa ÅŸehir içine mi toplanmalı gibi sorulara cevap verecek Ankara`dır.`
`Olayın hukuki yanı ise yine eÄŸitim gerektiren bir durum` diyen Prof. Dr. Ercan ÅŸöyle devam etti: `Anayasamıza göre devlet vatandaşına iÅŸ verip çok iyi yaÅŸatmak, saÄŸlık ve yaÅŸam sigortasını saÄŸlamak zorunda. Ä°nsanlar da bunun için Türkiye`de oturmayı, vergi vermeyi seçiyor. Yine bu nedenle askere gidip ülkesine hizmet ediyor. Ancak verdiÄŸiniz hizmetler karşılığında yurttaÅŸ olarak bu hakları elde edemiyorsunuz. Ä°nsanlar yoksulluk içinde yaşıyor ama kimseyi dava edemiyor. Bu noktada siyasiler vatandaÅŸa karşı görevini yapmıyor demektir. Dolayısıyla olayın göbeÄŸinde hukuki, siyasi ve ekonomik etkenler var. Bunlar çözülmediÄŸi sürece kimse deprem sorununun çözülmesini beklemesin. Bu noktadan hareketle bu zamana kadar konuÅŸulanların hepsi ninni olmanın ötesine geçemez. Deprem bilinci derseniz bu herkeste geliÅŸti. Bilim adamları bütün bilgileri aktardı. Ä°nsanlar depremin büyüklüÄŸü, ÅŸiddeti veya saÄŸlam yapıyı biliyor. Ancak bilgi yetmiyor. Para yoksa adam alim olsa ne olur? Depremlerde en çok ölümlerin yaÅŸanıldığı ülkeler bu yüzden geliÅŸmeyen ülkeler. Ekonomik açıdan güçlü ülkelere baktığımız zaman deprem sorunu bu kadar gündemde olmuyor. Bugün Yunanistan`da 6.5 büyüklüÄŸündeki bir deprem sorun olmuyor ama utandırıcı olsa da Türkiye`nin doÄŸusunda 3.8 büyüklüÄŸündeki bir deprem can ve mal kayıplarına neden oluyor. 3.8 deprem deÄŸil depremcik.`
DEMÄ°REL VE ERBAKAN YARIÅŸTI `EÄŸer bir ülke iyi yönetilemiyorsa o ülkede göç olur` diyen Prof. Dr. Ercan, büyük kentlere göçün iÅŸsizlik nedeniyle 1970`li yıllarda baÅŸladığını belirtti. Prof. Dr. Ercan, günümüzde ise böylesine yoÄŸun yaÅŸanan göçün altyapısını kurmanın mümkün olmayacağını ifade ediyor: `Bu kadar insan kolay kolay yerleÅŸtirilerek sorunları çözülemez. Bir insanın Ä°stanbul`a göç etmesinin ülkeye yatırım maliyeti 30 bin dolar. Burada çözüm, sanayinin ülke geneline yaygınlaÅŸmasını saÄŸlayarak göçün önüne geçmek. Bu konuda iktidarlar çok çaba gösterdi ama ne hikmetse bir türlü olmadı. Hatta temeller atıldı ve Demirel-Erbakan koalisyonu döneminde ülke temeli deÄŸil de Erbakan ve Demirel temeli olarak tanımlandı. Hatta iki lider arasında temel yarışı yapıldı.
Ä°STANBUL GENÄ°ÅŸLEMEK YERÄ°NE DARALMALI Almanya 2. Dünya Savaşı sonrası inÅŸaat alanına yatırım yapmaya baÅŸladı. Sektör, yaklaşık 200 iÅŸkolunu hareketlendirdiÄŸi için piyasalar ciddi anlamda hareketlendi. ÅŸimdi bizim aynı yola girmemiz gerekiyor. Bunu BaÅŸbakan ErdoÄŸan`a da teklif ettim. Benden iki sayfalık özet istedi onu da yolladım. ÅŸu anda bu program mümkün olduÄŸu oranda uygulanıyor. Özellikle TOKÄ° yeni alanlar üretip depreme dayanıklı konutlar yapma noktasında çok baÅŸarılı projeler üretiyor. Bu noktada Ä°stanbul daha fazla geniÅŸlememeli. Zaten yerleÅŸmesi gereken alanın üç kat fazlasına açıldı. Oysa Ä°stanbul, üçte birlik bir alana yerleÅŸtirilebilirdi. 1999`dan itibaren kentte yıkılmayı bekleyen binalar aynen duruyor. Bir yandan da Ä°stanbul geniÅŸliyor. Bu benim projeme ters bir durum.`
Ahmet Ercan`a göre 2B yasası acilen çıkmalı. Çünkü o devletin elindeki arazilerin halka dağıtılması gerekiyor. `Toprakların gerçek sahibi her zaman halk olur. `Yolsuzluk yapılacak 2B çıkmasın` mantığıyla devlet ve halk maÄŸdur edilemez` diyen Ahmet Ercan Ä°stanbul`da hangi mahallelerin depremde yıkılacağını bildiklerini kaydederek ÅŸöyle devam etti:
`KÄ°MLERÄ°N ÖLECEÄŸÄ°NÄ° MUHTARLAR BÄ°LÄ°YOR` `Bu binalarda oturan insanların adları muhtarlıklarda var. Artık Ä°stanbul`da ipin ucu kaçtı. ÅŸimdi Çatalca`ya yeni bir ÅŸehir kurmaya çalışıyorlar. Çözüm söylediÄŸim gibi Ä°stanbul`un geniÅŸlemesinde deÄŸil küçülmesinde. GeniÅŸlediÄŸi sürece insanlar su havzalarında ya da orman alanlarında yapılaÅŸmaya gidiyor. Zaten çoÄŸu kemirildi. Çamlıca yenile yenile tepesinde biraz aÄŸaç kaldı. Biz gerekenleri önerdik ama artık bu konuda ÅŸunu yapalım diyemiyorum. Osmanlı bile çözümü düÅŸünmüÅŸ ve Ä°stanbul`a gelmeyi vizeye baÄŸlamış. Süleymaniye`ye yemek ve yatakhane yapmış. Gelen üç gün kalıp gidiyormuÅŸ.`
Ä°STANBUL`UN SORUNU BEÅŸ YILDA BÄ°TER Prof. Dr. Ercan, kentsel dönüÅŸümün çok iyi bir proje olduÄŸu kanısında. Depreme dayanıklı yörelerde yerleÅŸimin Bedrettin Dalan döneminde baÅŸladığını ve günümüze kadar bütün belediye baÅŸkanlarının olumlu adımlar attığını belirten Ahmet Ercan, `Belediyede yapı denetim birimleri kuruldu ve bilim adamlarından danışmanlık birimleri oluÅŸturuldu. Ä°stanbul`da yer sınıflandırma haritaları yapıldı ve erken uyarı düzenekleri konuldu. Bunların hepsi güzel geliÅŸmeler` dedi. Ercan, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
`Kentsel dönüÅŸüm, Ä°stanbul`un daralmasıyla ilgili olarak benim projem. Bu konuda yapılan çalışmaları destekliyorum. Ancak tek sıkıntı iÅŸlerin yavaÅŸ ilerlemesi. Çok daha hızlı yapılabilirdi. Bu zamana kadar depremde yıkılacak mahalleler yıkılıp yerine yenileri yapılabilirdi. Bütün Ä°stanbul`un çözümü yaklaşık 5 yılda biterdi. Ancak her belediye baÅŸkanının bazı öncelikleri var. Kadir TopbaÅŸ, `Benim önceliÄŸim ulaşım` dedi. Ancak ulaşıma önem verirken depremi göz ardı etmedi. Ben belediye baÅŸkanı olsaydım ana sorunun deprem olduÄŸunu söylerdim. Bu biraz da meslek hastalığı. Ancak deprem olduÄŸunda yaÅŸanan sıkıntılara bir de felaket eklenecek. Ä°nsanların ölmemesi için yapılması gereken yatırım 5 bin dolar. ÅŸimdi bu ayrım noktasındayız ama iÅŸi sıkı tutmuyoruz. Ä°stanbul`un depremden kurtulması için paraya gerek yok. ÅŸu anda kötü yapılaÅŸmaların olduÄŸu noktalarda arazi bedelleri çok yüksek. Buraları müteahhitlere kat karşılığı verirsek kiÅŸinin evi yıkılacak ama saÄŸlam bir daire alacak. Ä°stanbul`daki ortalama kat yüksekliÄŸi 2.5 ve bunu iki katına çıkardığınız zaman kaynak kendi kendine oluÅŸuyor. Böylece aynı yere daha fazla insan yerleÅŸecek ve saÄŸlıklı konutlar yapılacak. Projem bunu öngörüyor` ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Vali zemin incelemesinden ne anlar? `Ä°nÅŸaat firmaları zaten saÄŸlıklı konutlar yapmak zorunda. Ancak bunu reklamlarında öne çıkarmaları yanlış olduÄŸu gibi söyledikleri de doÄŸru deÄŸil` diyen Prof. Ahmet Ercan ÅŸöyle konuÅŸtu: `Bunların çoÄŸunda geçerli yer inceleme raporları yok. ÇoÄŸu düzmece ve yakıştırma raporlar. Bir konuÅŸmamda piyasada olan projelerin yüzde 90`ını soba tutuÅŸturmada kullanacağımı söyledim. Çünkü bunlar ehil olmayan insanlarca yapılıyor. Ayrıca iÅŸveren ne istiyorsa rapor öyle çıkıyor. Bir gün bir müteahhit geldi ve `Hocam biz Beylikdüzü`nde konutlar yapıyoruz. Acaba sizin danışmanlığınızda yapsak olmaz mı?` dedi. Bölgeye gittim ve temeli atılan konutların daha önce imara kapattığım heyelan alanına yapıldığını gördüm. Burada daha önce olumsuz raporu olmasına raÄŸmen kullanılmak isteniyor. Yaptırdığı yer inceleme raporlarını getirdi. SüslenmiÅŸ ve valiliÄŸin onayı alınmış. Vali, yer zemin incelemesinden ne anlar? Ä°ÅŸ o kadar acı ki bu tür asılsız söylemleri televizyonlarda veya gazetelerde görüyoruz. ÅŸu anda inÅŸaat mühendisleri, depreme dayanıklı bina yapma konusunda ders almıyor. Bütün binalar deprem olmayacakmış gibi yapılıyor. Binaların sadece yüzde 2`si depreme dayanıklı yapılıyor. Bu durum tam bir felaket. Yapı denetim firmaları derseniz onlar da sulandı, denetleyemiyor. Ä°ÅŸ sahibi ne derse o oluyor. Yoksa iÅŸ alamıyorlar. Beton örneklerini bile iÅŸveren kendisi yapıyor ve yapı denetim firmaları altına imza atıyor. Yapı denetim firmalarının aynı zamanda sigorta ÅŸirketlerinin olması gerekir ki elini taşın altına koyabilsin. Belediyeler bu iÅŸlerden elini çekmeli.`
3 bin 500 yıllık yazgı Ä°ÅŸi gereÄŸi Türkiye`nin her yerini dolaÅŸtığına iÅŸaret eden Prof. Dr. Ahmet Ercan, `Ä°stanbul`dan binin trene EskiÅŸehir`den sonra kerpiç binalar göreceksiniz. Evlerin altı taÅŸ, üstü kerpiç ve onun üzerine aÄŸaçlar konularak çamurla kapatılmış. ÅŸimdi bunlara Türk tipi ev diyorlar ama bunlar Hitit tipi evler. Bu tarz evler Hititlerden Türklere geçti. Bu ülkede Hititler 3 bin 500 yıl önce yaÅŸadı. Yani bu ülkenin yazgısı 3 bin 500 yıldır deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Ne Romalılar ne Osmanlı ne de Cumhuriyet deÄŸiÅŸtirememiÅŸ. Hatta bazı yerlerde Hitit evlerini aratan evler var` diyor. |
< Önceki | Sonraki > |
---|